Sevgili öğrenciler,
Size tatil günleriniz için yıllar önce yazdığım bir mektubu armağan gönderiyorum. Belki siz de mektup yazmaya özenirsiniz.
16.10.2008 Bandırma
Sevgili Çocuklar,
Ben mektup yazmayı çok severim. Arkadaşım, Seviye Merih öğretmeniniz öğrencileriyle çıkardıkları bir çocuk dergisine, “Öğrencilerimize mektup yazıp, düşünce ve duygularınızı anlatır mısınız? ” deyince heyecanlandım.
İnsanların birbirlerine mektup yazarak güzellikleri anlatması iki tarafı da sevindirir. Posta kutusunu açıp özenle yazılmış, iyi dileklerle dolu bir mektup bulmak sevinç, coşku, merak duygularımızı kanatlandırır. Ya da postacı kapımızı çalıp beyaz bir zarf uzatırsa bizim yüreğimiz güzel duygularla, heyecanlarla dolar. Günümüzde, Elektronik posta ile telefonlarımıza göndermek de mümkün oluyor.
Kırlarda yürüyüş yapmayı da çok severim. Bazen eşim ve çocuklarımla birlikte kırlara doğru açılır, söyleşerek yürüyüş yaparız. Kır çiçekleri toplarız.
Çocuklar siz hiç kır çiçekleri topladınız mı? Yağmurlardan sonra, her mevsimde, çimenlerin arasında minicik kır çiçekleri görebilirsiniz! Çimenler üzerinde mavi, sarı, eflatun çiçekler kırların süsüdür…
Kırlardan çiçek toplayıp annenize armağan getirdiniz mi? Bir vazo ya da su bardağına su koyup içine çiçekleri yerleştirdiniz mi? Kahvaltı ya da yemek masanızı bu küçük çiçeklerle süslediniz mi? Bir de topladığınız kır çiçeklerini annenize, babanıza, kardeşinize, ninenize, dedenize verirken onları öptünüz mü?
Ailemiz ne kadar değerlidir bizim için! Onları sevindirmek bazen tatlı bir sözle, şiirle, fıkra ile olabilir. Gönül almanın en güzel yolu tatlı sözlü, güler yüzlü olmaktır.
Günün değişik saatlerinde, işlerimi yoluna koyunca, kalan zamanlarımda hep kitap okurum. Gazete ve dergilerden de çok şeyler öğreniyorum. Kitaplarını okuduğum yazarların yaşam öykülerini de merak ederim. Kitapları okurken yazarın konusunu ne kadar araştırmış olduğuna, okurlarına anlattıklarını en akıcı bir dille nasıl verebildiğine dikkat eder, hayranlık duyarım! Sevdiğim şiirleri bir defterde
toplarım. Bazılarını ezberlerim. Ezberlediğim şiirleri, şairlerinin isimlerini çevreme söyleyerek okurum. Bu, şairlere duyduğum saygıdandır.
Sokak hayvanlarını gözlerim ve kollarım. Bazı insanlar sokak kedilerine, köpeklerine ve kuşlara zarar veriyorlar. Ben böyle zarar verenlere karşı hayvanları korurum. Çeşitli zamanlarda hayvanlar için uygun bulduğum köşelere yiyecek ve su bırakırım. Kuşlar için her gün penceremin dışına bulgur koyuyorum. Evdeki kedim Çıtır ile kuşların bulgurları iştahla gagalamasını seyrederiz.
Pencere kenarındaki bulgurları yemeye önce kumrular gelir. Sonra küçük serçeler… En sonunda kargalar… Bir keresinde balkon demirine konmuş, bulgur yiyen minik serçeleri seyreden martıyı bile görmüştüm. Büyük kuşlar gelince küçük kuşlar, çabucak kaçıyorlar.
Şimdi evdeki kedim Çıtır’ı siz merak edersiniz. Çıtır, başı ve bedeni kahverengi, karnı beyaz tüylü, mavi gözlü bir Siyam kedisidir. Balık pişirince kokusundan sabırsızlanır, masaya, sandalyelere atlar. Kapılara, bacaklarımıza, başını sürer. Tavuk ve balıketi yemeye bayılır. Çok duyarlı ve şakacıdır. Bize patileriyle dokunarak şakalar yapar.
Bu yaz kedimiz Çıtır’la torunum Arkan çok güzel oynadılar. Birbirlerini odalardan odalara kovalayıp durdular. Çıtır, Arkan’ın oyuncaklarını sürükleyip götürdü. Ona daha çok şakalar yaptı. Arkan, Çıtır’ı görünce sevincinden çığlıklar atıyor, Çıtır’ın peşinden emekleyerek odaları dolaşıyordu. Çıtır, Arkan uyuyunca onun başını, ayaklarını durmadan kokluyor. Karşısına kurulup seyrediyor.
Torunum Arkan yaşını üç ay önce tamamladı. Şimdi yürüyor, dişleri çıktı, bazı sözcükleri söyleyebiliyor. Her şeyi tanıyor. Çabuk öğreniyor. Yürümeden denizde yüzmeyi öğrendi. Biz, onu kırlara götürüp atı, keçiyi, koyunu, ineği, buzağıyı gösterdik. Hayvanları çok seviyor. Karıncaları eline alıp onlara kıkır kıkır gülüyor. Bahçeli bir eve konuk gitmiştik. Arkadaşımızın Tarçın adındaki güzel köpeği ile güreşti. Korkmayın sakın, köpek veteriner denetiminde ve aşıları yapılıyor. Ben ona masallar anlatıyorum, kitaplar okuyorum. Çocuk şarkıları söyleyip dans ediyoruz.
Çocuklar siz küçük kardeşlerinize masal anlatır ya da kitap okur musunuz? Kardeşlerinizin sorularına güzel cevaplar verir misiniz? Kardeşlerinizle ip atlama, yakan top, sek sek, saklambaç gibi oyunlar oynar mısınız? Beş taş oyunu, çok tatlı ve dikkati güçlendiren bir oyundur. Hiç oynadınız mı? Ben taşlarımı hazırladım. Çocukken çok sevdiğim bu oyunu torunuma öğreteceğim!
Cumartesi günleri TRT televizyonunda “Düş Peşime” diye bir çocuk programı var. Yurdumuzun güzel kentlerinde oturan sizin gibi kızlar, oğlanlar çevrelerini
tanıtıyorlar, ailelerine nasıl yardım ettiklerini gösteriyorlar. Oturdukları yerin doğa ve tarihi zenginliklerini gezdirerek anlatıyorlar.
Bandırma çevresinde iki antik kent var. Biri Kuşcenneti’nin karşısında Ergili Köyü yakınındaki Daskyleion (Daskilayon) dur. Öteki de Erdek yakınında Belkıs diye bilinen Düzler Köyü’nün bulunduğu yerde Kyzikos (Kiyzikos) antik kentidir. Siz bu tarihi yerleri gördünüz mü? Yirmi yıldır üniversiteden profesörler, her yaz öğrencileriyle birlikte yerin altındaki tarihin zenginliğini, bizlere göstermek için, bilimin ışığında arkeolojik kazıları canla başla sürdürüyorlar. Ve yazdıkları yazılarla, kitaplarla meraklılara bilgiler veriyorlar.
Siz bu antik kentleri gezip gördünüz mü? Buralar hakkında gezginlere bilgi verebilir misiniz?
Kentimizin müzesini gördünüz mü? Ben müze gezmeyi çok severim. Katıldığım gezilerde her kentin müzesini görüp bilgiler alırım. Yurdumuz çok güzel! Tüm kentleri tanımak, özelliklerini bilmek; tarih ve doğa güzellikleri bozulmasın, kaybolmasın diye çaba harcayıp özen göstermek, bizim severek yapmamız gereken görevlerimizdendir.
Yurdumuzdan çocuk sesleri ve kuş sesleri hiç eksilmesin. Sevgiyle hepinizi öperim.
İncilâ Çalışkan
Not: Yazımı gönderdiğim derginin adı; “Deniz Yıldızı”