Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Tufan Dalgıç

Kim kaybetti, kim ne kazandı?

Geçtiğimiz çarşamba günü CHP Bandırma İlçe Örgütü kongresini gerçekleştirerek yeni başkan, yönetim ve il delegelerini belirledi. Beyaz Liste 215 oy ile ipi göğüslerken Mavi Liste 141 oy aldı. 53 delegenin oy kullanmaya gelmediğini de hatırlatarak bu konuya dikkat çekmemiz lazım. Her iki listede muhtemelen delegelerini partiye emek vermiş, sözü geçen, üyede karşılığı olan insanlardan seçmiştir diye düşünüyoruz, normalde de delege yazarken bakış açısı bu olmalı ancak iki listenin yarıştığı ve gergin başlayan bir kongrede yani 1 oy dahi önemliyken 53 delegenin seçime katılmaması her iki listenin özeleştiri yapması gereken konuların başında geliyor.

SLOGAN ATMAYI NE ÇOK SEVİYORSUNUZ…

CHP sayesinde belediye başkanlığı, milletvekilliği yapmış ve her zaman ön saflarda kendilerini konumlandırarak kürsüyü boş bırakmayanlara iki çift laf etmek lazım. Hepiniz CHP sayesinde başkan ya da milletvekili oldunuz, sizin bundan sonraki göreviniz partiyi büyütmek, gençleri kazanmak olmalı. Ancak her fırsatta kürsüden hep bildiğimiz; AKP karşıtlığı, Atatürk, laiklik, iktidar sloganları atarak iniyorsunuz. Artık o kürsüleri başkalarına bırakın. Biriniz de “Arkadaşlar biz bugüne kadar çok konuştuk, artık gençler konuşsun, bu parti gençlere emanet” diyebilseniz ve sadece selam vererek o kürsüden inebilseniz. Böyle yapsanız egolarınız yıkılır ve insanlara daha çok değer vermeyi öğrenebilirsiniz.

KAMU GÜCÜ VE İKTİDAR

Geçmişte Dursun Mirza’nın Belediye Başkanı olduğu dönemlerde de kamu gücünü kullanarak taraf olduğunu gördük aynı durum Tolga Tosun döneminde de değişmedi. Ancak kongrede dikkat çeken başka bir noktada Tolga Tosun’un bu konuda kürsüden bir özeleştiri yapması oldu. Tolga Tosun, taraf olmak istemediğini ancak her seferinde kendisinin hedefe konduğunu belirterek taraf olmaya mecbur kaldığını ifade etti ve “Madem eski milletvekilleri, eski belediye başkanları siz neden taraf oluyorsunuz siz de olmayın” dedi. Buradaki temel sorun kamu gücünün bu üye ya da delege yapısıyla kullanıma açık olması. Hısım akraba, eş dost üyelik anlayışı ve kongre dönemlerinde bu insanların sandıktan çıkacak delegeyi belirlemesi asıl sorun. Şöyle düşünün partinin hiçbir çalışmasına katılmamış, basın açıklamalarında, seçim çalışmalarında görev almamış, rica minnet partiye üye olmuş insanların partiyi kimin yöneteceğine karar vermesi. Suç elbet o insanlarda değil, o insanlar üzerinden partiyi dizayn etme ve ele geçirme amacı olanlarda. Dolayısıyla yapılması gereken nitelikli üyelik anlayışına geçilmesi. Partiye emek veren, parti için çalışma yapan, eğitimlere katılan, maddi ve manevi her çabayı göstererek partisini iktidara taşımak isteyen üyelerin yöneticileri belirlemesi. “Emek en yüce değer” diyorsunuz ama partinizde bu anlayışın karşılığı ne yazık ki yok.

Sözün özü: Aynı şeyleri yaparak ya da aynı şeyleri söyleyerek seçimlerden farklı sonuç beklemek büyük bir aymazlık… Sadece parti üyeleri değil, CHP’ye gönül veren insanlar daha çok demokrasi bekliyor, bunu bekledikleri için CHP’yi eleştiriyorlar. İlkelerin belirlendiği, demokrasinin işlevsel hale geldiği bir partide aslında her şey kendiliğinden düzelir yeter ki çok seslilikten korkmayın, insana ve insanların düşüncelerine değer verin…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER