Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Tufan Dalgıç

KILIÇDAROĞLU NASIL KAYBETTİ?

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanmasının ardından Kemal Kılıçdaroğlu’nun görevinden istifa edip etmeyeceği merak konusu oldu. Kılıçdaroğlu’nun alacağı karar ve ittifakların durumu başka yazıların konusu. Bu yazıda Kılıçdaroğlu’nun neden kaybettiği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ise nasıl kazandığını ele almak istedim.  Cumhurbaşkanı Erdoğan tam da Türk Halkının kendini bulduğu, yakınlık kurduğu bir lider. Bazı kesimler onun gaflarını, çıkışlarını eleştirse de toplumun büyük çoğunluğu onunla yakınlık kurarak “ Ben de Cumhurbaşkanının yerinde olsam böyle yapardım, böyle söylerdim” diyor. Kısacası lider ve seçmen arasında bir bağ var. Bu konuyu daha da detaylı anlatmak, anlamlandırmak gerekli… Bu yazıdaki konumuz Kılıçdaroğlu’nun nasıl kaybettiği olacak.

KILIÇDAROĞLU SANDIKTAN ÖNCE KAYBETTİ

Millet İttifakı’nın seçim döneminde yaptığı en büyük hata aslında sandık güvenliği konusunda oldu. Sürekli olarak sandık güvenliği ve sandıklara sahip çıkmak üzerine kurgulanan bir seçim dönemini yaşadık. Elbette sandıklara sahip çıkmak müşahit bulundurmak önemli. Her seçim döneminde de sandığa sahip çıkılması tüm siyasi partilerin öncelikli konularından biri ancak son seçimde yaşanan durum sadece sandığa sahip çıkmakla açıklanamayacak daha doğrusu algıları değiştiren bir durum. Millet İttifakı bu sandık sorununu o kadar çok dile getirdi ki sanki Kılıçdaroğlu halkın büyük çoğunluğunun oyunu alıyor ama oylar sandıkta çalınıyor algısı oluştu. Dolayısıyla sadece sandıklara sahip çıkınca “Kazanacağız” sandılar. Oysaki önce seçmenin oyunu alıp sonra da sandıklara sahip çıkmak gerekiyordu. Birkaç CHP’li arkadaşla görüştüm.  Çok sayıda sandıkta görevli olmak isteyen kişinin olduğunu hatta tanımadıkları insanların bile sandıkta görev almak için başvurular yaptığını söylediler. Benim sorum ise şu oldu; “Peki bu sandıkta görev almak isteyen insanlar alanda, sokakta kaç Erdoğan seçmenini, kaç kararsız seçmeni, kaç oy kullanmayan insanı ikna ederek Kılıçdaroğlu’na oy kazandırdı?” işte asıl mesele bu. CHP’nin oluşturduğu “Biz kazandık oylar çalınacak” algısı tabanın insanlarla bire bir iletişime geçerek ikna etmesinin aslında önünü kesti. Kılıçdaroğlu’nun aldığı yüzde 48’lik oy aslında kendisinin oyu değil, büyük bir bölümü Erdoğan karşıtlarının oyu.

TARİH AKŞENER’İ HAKLI ÇIKARDI

Siyasete kazanmanın yolu sadece rakibi iyi analiz etmek değil, rakibinin kim olacağını belirleyebilmektir. Son seçimde bunu en iyi yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. Erdoğan birçok kez Kılıçdaroğlu’na aday olma çağrısında bulundu ve istediği rakibi karşısına getirmeyi başardı. Bu noktada Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza da Kılıçdaroğlu’nun önünü açtı. Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı’nın adayı olarak belirlenmesinin ardından ilk tepkiyi Meral Akşener vermişti. “Kazanacak bir aday” vurgusu yapan Akşener, o günlerde adeta linç edildi ama tarih Akşener’i haklı çıkardı.   

Desteklediğin adayın kazanmasını istemek, seçim çalışması yaparak kazanması için elinden geleni yapmak çok doğal ve olması gereken bir davranış ama kişinin kendisini seçimi kazandıklarına inandırması ve gerçeklerden kaçması başka bir durum. Son seçimde Bandırma’da CHP’li arkadaşlarımız gerçeklerden kaçarak Balıkesir’de 5 milletvekili çıkaracaklarını söyledi. İlk turda da yüzde 60’lara varan oranlarda Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanacaklarını güzelce anlattılar.

Gerçeklerle yüzleşmediler, gerçeklerle yüzleşmedikleri gibi gerçekleri söyleyenleri düşmanlaştırdılar. Tıpkı Akşener’i düşmanlaştırdıkları gibi…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER