27 Mart, Dünya Tiyatrolar Günü dünya sahnesinde her gün başka bir gerçeğin, başka bir umudun peşinde koşan ve yaşamak adlı oyunda her biri çok kıymetli roller üstlenen tüm insanlığa, tüm tiyatro emekçilerine kutlu olsun…
Gündüz güneşin gece ise ayın aydınlattığı bu dünya sahnesinde Kuzeyimizde ve Güneyimizde savaşın zafer çığlıklarının çocuk ağlamaları ile bastırıldığı bir yer oldu.
Üzerine bir de enkazın altında kalan on binlerce insan, yüz binlerce insanla paylaşılan- kaybolan anılar ve de terkedilen şehirlerde bırakılan ayak izleri içimizde tarifi imkansız-telafisi çok daha zor olan fay hatları oluşturdu; yüreğimizi tam ortadan ikiye ayırdı.
Tiyatro bu kanlı savaş ikliminde de, acı ve kayıp dolu deprem döneminde de kendi tarihsel, sosyal ve siyasal sorumluluğu gereği sözünü esirgemez bir noktada pozisyon aldı.
Tüm bunların dışında oyundan uzak kalmış deprem çocukları ile, şehrini terketmek zorunda kalan insanlarla ile dayanışma bağları kuran tiyatro emekçileri-paydaşları iyi ki varlar.
Şehirler kimlikle inşa edilir-edilmelidir. Sanat da şehirlere kendi özgünlüğünü kazandıran mirastır, umuttur.
İnsanlar ise kimlikler inşa eder. Her Yüreği, her bilinci bir hücre olarak görüp sanat oraya sirayet etmelidir.
Demirden çalan müteahhit, denetimi yapmayan sorumlu, deprem olmadan önlem almayan yönetmelik, felaketten hesap sormayan vatandaş… Sanatsiz kalmış bir toplumun kopmuş hayat damarları tam olarak bunlardır…
Ve tüm bu durumun içinde kaygılıyız; koca insanlık için, çocuklar için, terkedilen anılar için, kaybolan fotoğraflardaki gülümsemeler için kaygılıyız. Öte yandan da tiyatronun boyun eğmez tavrını üzerine giymiş insanlar olarak korkmuyoruz.
Kaygımız kendi küçük yasantimiz için değil kötüye giden ve her dönem bir öncekinden daha büyük sınavları başarısızlıkla veren insanlık içindir.
Bu yüzden de inatçıyız… İnadımız geleceğimizi değiştirecek irademizdir.
Sanat içerisinde geleceği barındıran bir silahtır.
Tüm repliklerin uçuştuğu sahnelerin, tüm gerçekleri konuşan ve sorunun değil çözümün parçası olan insanların dünya sahnesinde seyirci koltuklarından ayağa kalktığı insanların evi olması gerekliliğine ihtiyacımız var.
Bizim ve insanlığın tiyatroya ihtiyacı var…
Tiyatronun da insanlara ihtiyacı var…
Birlikte yazacak, birlikte okuyacağız.
Daha iyi olsun diye birlikte defalarca provalar yapacağız.
En iyisini bulamayacak ve sonsuza dek arayacak, deneyecek, gelişeceğiz.
Ama söz vereceğiz. Hiçbir sahnede çocukların gözyaşlarını dokmeyecegiz.
Her temsilin sonrasında da tüm alkışı daha iyisini yapmak için mücadele eden insanlığa adayacağız.
Tiyatro oyuncu-seyirci bir aradayken üretilir.
Seyircisiz oyuncu, oyuncusuz seyirci olmaz!
Ya hep beraber-ya hiç birimiz!