Uygar olduğunu, İNSAN’laştığını savunan insan topluluklarında bile doğa yasasının işlediğini görüyoruz.
Ölümün ve öldürmenin sıradanlaştığı bir dünya…
İnsanın düşünen varlık olmasından bu yana, en uzun ve bitimsiz savaşı budur.
İnsan olabilme savaşı.
Başarılar elde edilmedi mi, edildi şüphesiz, ama insan olabilmenin o kadar kıyısındayız ki daha.
****
Nedir bu doğa yasası ile insanlık yasası?
Biliyorsunuz doğada, doğanın kendisinde ve onun içinde yaşayan tüm canlılarda bir varolma kavgası vardır. Orada güçsüze, uyum sağlayamayana, kendisini koruyamayana yaşam hakkı yoktur. Orada ölüm ve yaşam çok basit kurallar içinde sürer gider. Doğa kendi yasasını, dengesini korur ve yaratır. Milyarlarca yılda, bu acımasız evrimleşmede, ne türler yok olmuş, ne türler yaşam kervanına katılmıştır.
Doğa yasası güçlülerin ve doğaya uyum sağlayanların yasasıdır.
*****
Peki insanlık yasası nedir?
İnsan, ilkel komünal toplum, köleci toplum, feodal toplum ve ortaçağ gibi toplum düzenlerinden geçip de kapitalist toplum aşamasına gelince, insan denen varlığın, bu doğada hayvandan farklı olduğunu savunmuş, uygarlıkları incelemiş, çağlar boyu verilen İnsan olma mücadelesine sahip çıkmıştır. 18.yy.da yayınlanan İNSAN HAKLARI BİLDİRİSİ insan onurunun bildirisidir. İnsanlık ve Özgürlük bildirgeleri, ne olursa olsun, güçsüz, yoksul, varsıl, kara, beyaz, kör, topal, dinsel inanışı ne olursa olsun veya dinsiz olsun, her insanın, insanca yaşama hakkına saygı gösterilmesini kapsamış ve tüm çağdaş ülkelerce onanmıştır.
*****
Çağımız dünyasında, insanın hayvanlaşması ne kadar üzücü, düşündürücü.
İnsanın insanlığından utanması…
İnsanın insan olma mücadelesi kesintisiz