Yıl 1921,
Günümüzden yüzyıl önce, Anadolu toprakları İstiklal Mücadelesinin en buhranlı yılını yaşıyor. Öyle bir yıl ki düşmanın Polatlı’ya kadar ilerlediği bir yıl…
Öyle bir yıl ki Fransız korumasındaki Ermeni çetelerinin güney illerimizde cirit attığı bir yıl…
Öyle bir yıl ki İngiliz-Fransız-İtalyan ortak işgali ile İstanbul’un nefesinin kesildiği bir yıl…
Öyle bir yıl ki başkentin Anadolu ile irtibatının koptuğu bir yıl…
Öyle bir yıl ki Yunan’ı köylere davet eden asilerin, soysuzların Türk askerine kurşun sıktığı bir yıl…
Öyle bir yıl ki asker bulunamadığı için normal bir savaşta hemşirelerden sonra cepheye gidecek olan meclis muhafız taburunun asilere karşı savaşmaya gönderildiği bir yıl…
Öyle bir yıl ki Halide Onbaşı’dan, Halime Çavuşa, Gördesli Makbule’den Şerife Bacı’ya Anadolu kadınının cepheye koştuğu bir yıl…
Öyle bir yıl ki Birinci Dünya Savaşı’nda dört yıl boyunca cepheden cepheye koşan ama şimdi emekliliğe ayrılan yaşlı askerlerin silah altına çağrıldığı bir yıl…
Öyle bir yıl ki babanın yıllar sonra oğluna cephede kavuştuğu bir yıl…
Öyle bir yıl ki 12 yaşında çocukların cepheye gitmek için askerlik şubeleri önünde sıraya girdiği bir yıl…
Öyle bir yıl ki birçok okulun mezun veremediği bir yıl…
Öyle bir yıl ki Mustafa Kemal Paşa’nın bir emri ile Türk Milleti’nin elinde avucundakini Kurtuluş yolu için orduya teslim ettiği bir yıl…
Falih Rıfkı Atay’ın ifadesiyle Anadolu insanının cehennemi yaşadığı bir yıl…
Aynı zamanda öyle bir yıl ki milletin makus talihinin de değişmeye başladığı bir yıl…
Birinci ve İkinci İnönü Zaferlerinin yaşandığı bir yıl…
Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılarak Kurtuluş azminin doruğa ulaştığı bir yıl…
Bir Sakarya Savaşı ki en iyi ihtimalle kazanmanın yüzde 51 olarak değerlendirildiği bir varoluş mücadelesi…
Halide Onbaşı’nın ifadesiyle bıçak sırtında bir savaş…
Öyle bir savaş ki Mustafa Kemal Paşa’ya karşı kurulan kumpasların yerle bir edildiği bir savaş…
Evet!!!
Bugün bizler yüzyıl öncesinde bu topraklarda verilen bu mücadeleyi millet olma vasfının verdiği büyük bir şuurla, hamasete kapılmadan ve zamansal sapma da yapmadan yeniden değerlendirmeli ve genç kuşaklara aynı heyecanla aktarmalıyız.