Bandırma’da deprem bilincini artırmak amacıyla düzenlenen “Deprem ve Bandırma” konferansında, uzman isimler Bandırma’nın deprem riski ve yapı güvenliği konularında önemli bilgiler verdi.
Bandırma’da deprem bilincini artırmak amacıyla düzenlenen “Deprem ve Bandırma” konferansı, Santral Kültür Merkezi’nde yoğun katılımla gerçekleştirildi. Alanında uzman isimlerin katıldığı programda, deprem öncesi ve sonrası alınması gereken önlemler, Bandırma’nın deprem riski ve yapı güvenliği gibi konular ele alındı. Katılımcılar, konuşmacılara sorular yönelterek merak ettikleri konular hakkında bilgi aldı. Konferansta konuşmacı olarak Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Koçak, Bandırma İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gürkan İlgin ve 911 Arama Kurtarma Dernek Başkanı Mustafa Gürsoy yer alırken moderatörlüğü İnşaat Mühendisi Recep Eraydın üstlendi. Konferansta uzmanlar, Bandırma’nın deprem riskine dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Bandırma’nın deprem riskine dair yaptığı değerlendirmeden önce dünyanın oluşumu ve buna bağlı olarak levhaların sınırlarında meydana hareketliliğinden bahseden Doç. Dr. İsmail Koçak, aynı zamanda Bandırma’daki mevcut yapı stokunun tamamı eski yönetmeliklere göre inşa edildiğini ve inşaat kalitesinin oldukça düşük seviyede olduğunu bir an evvel harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı. Koçak, “Bandırma bölgesine baktığımızda, burada da birçok aktif fay hattı bulunmaktadır. Haritalar incelendiğinde, tamamında fay hatları olduğu görülmektedir. Bu faylar üzerinde farklı büyüklüklerde depremler meydana gelmekte ve bu hareketler, levha sınırlarının karakteristik özelliklerini yansıtmaktadır. Ortalama olarak, bölgedeki levha hareketlerinin yıllık kayma hızı yaklaşık 10 mm civarındadır. Tarihsel verilere baktığımızda, Bandırma ve çevresinde çok sayıda büyük deprem meydana geldiği görülmektedir. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın kuzey kolu Marmara Denizi’nden geçerken, güney kolu Gemlik üzerinden Bandırma açıklarına ve Manyas Gölü civarına kadar uzanmaktadır. Ayrıca Bursa’dan gelen Gönen-Manyas fay hattı ve diğer yerel fay hatları, bölgenin oldukça aktif bir sismik yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Bölgede birçok büyük depremin yaşandığı görülmektedir. 1555 yılında yaşanan başka bir büyük depremde ise Bandırma ve çevresinde büyük hasarlar meydana gelmiş, tarihî kayıtlarda bu depremin ardından ciddi su baskınlarının yaşandığı belirtilmiştir. Genel olarak bakıldığında, Bandırma ve çevresi tarih boyunca yoğun sismik aktiviteye maruz kalmış ve günümüzde de aktif faylarla çevrili bir bölgede bulunmaktadır. Bu nedenle, bölgedeki deprem riskinin ciddiyetle ele alınması ve yapılaşma süreçlerinde bilimsel veriler ışığında hareket edilmesi büyük önem taşımaktadır.” dedi.
“BANDIRMA’DAKİ MEVCUT YAPI STOKUNUN KALİTESİ OLDUKÇA DÜŞÜK SEVİYEDE”
Bandırma’daki mevcut yapı stokunun tamamı eski yönetmeliklere göre inşa edilmiş olduğunu belirten Koçak, “Kullanılan malzeme ve inşaat kalitesi oldukça düşük seviyededir. Bu konu çok daha detaylı ele alınabilir, ancak Bandırma halkı olarak hepimiz bu konuda bilinçli olmalı ve gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamak için uyanık olmalıyız. Yerel yönetimlere ve merkezi yönetime mutlaka sesimizi duyurmalıyız. Neden mi? Olası bir Marmara depreminde Bandırma olarak yalnız kalacağız. Nüfusun büyük bir kısmının etkileneceği bu deprem, ülkemiz ekonomisini alt üst edecek bir felaket olacaktır. Yalova’dan bir hocamızın da dediği gibi, Marmara depremi Türkiye Cumhuriyeti için bir ‘milli egemenlik meselesidir. Bandırma, Marmara kıyısında yer aldığı için deprem sonrası yardım ekiplerinin öncelikli olarak yönlendirileceği bir bölge olmayacaktır. Öncelikli müdahale noktası her zaman İstanbul olacaktır. Bu nedenle, Bandırma’da yaşayan bizlerin, merkezi yönetimden destek alabilmek adına güç birliği yapması ve gerekli adımları atması hayati önem taşımaktadır. Depremin büyüklüğüne ve hareketin yönüne bağlı olarak yer sarsıntısının şiddeti değişecektir. Özellikle düşey hareketin varlığı bu etkiyi artırabilir. Ancak, bu konuda da farklı görüşler bulunmaktadır.” diye konuştu.
İLGİN’DEN DEPREM UYARISI: “YÖNETMELİKLERE UYMALIYIZ”
Türkiye’nin deprem gerçeği, yapı güvenliği konusunu her zamankinden daha önemli hale getiriyor. Bandırma İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gürkan İlgin, yapı stokunun büyük bölümünün eski yönetmeliklere göre inşa edildiğini ve bu binaların ciddi risk taşıdığını belirterek, mühendislik standartlarına uyulması gerektiğini vurguladı. Türkiye’deki mühendislik anlayışının zaman içinde nasıl şekillendiğini anlatan İlgin, “Erzincan hâlâ bu konuda ne yazık ki bir numarada. Ancak biz, deprem yönetmelikleri açısından nereden nereye geldik, ona bakmak istiyorum. 1939 Erzincan depremi sonrası devletin deprem konusunda çok yetkin olmasını beklemek elbette mümkün değildi. Ancak o yıllardan itibaren bir çaba başladı. 1940’lardan itibaren deprem yönetmeliklerinde çeşitli düzenlemeler yapıldı. Ancak özellikle 1968 ve 1975 yıllarına kadar, dünyada deprem mühendisliği henüz deneysel aşamadaydı. 1970’li yıllara geldiğimizde, depremin yarattığı hasarların nasıl önlenebileceği konusunda daha net bilgilere sahip olmaya başladık. Biz de buna paralel olarak 1975’te bir deprem yönetmeliği çıkardık. Ancak bu yönetmelik tam anlamıyla uygulanamadı. Eğer o dönemde yapı stokumuzun büyük kısmı bu yönetmeliğe uygun inşa edilmiş olsaydı, bugün depremlerde yaşanan ağır hasarları büyük ölçüde engelleyebilirdik. Ancak geçmişte yönetmeliklere tam olarak uyulamadı. Bu, sadece mühendislik hatası değil, ülkesel bir sorundur. Akademik olarak deprem mühendisliği gelişim gösterse de, piyasa koşullarıyla bu bilgi birikimini tam anlamıyla birleştiremedik. Özellikle 60’lı ve 70’li yıllarda mezun olan mühendisler, 80’li ve 90’lı yıllarda yapı stokunun büyük bir kısmını inşa ettiler. Ancak o dönem mesleki eğitim ve kontrol mekanizmaları yetersizdi. Bugün hâlâ bazı noktalarda 1930’lu yıllardaki mühendislik anlayışıyla hareket ettiğimizi söylemek mümkün. 1971 Burdur ve Bingöl depremleri sonrası 1975 Deprem Yönetmeliği yürürlüğe girdi. Bu yönetmelik, o döneme göre önemli bir adımdı ve anlaşılır olması hedeflenmişti. Bugün baktığımızda, 1975 yönetmeliği çağımız için ilkel görünebilir. Ancak o yıllarda harfiyen uygulansaydı, geçmişte yaşadığımız büyük depremlerde çok daha az kayıplar verirdik.” dedi.
“YEREL YÖNETİMLER DE GÜÇLÜ BİR DESTEK MEKANİZMASI OLUŞTURMALI”
911 Arama Kurtarma Dernek Başkanı Mustafa Gürsoy, 1999 yılında meydana gelen büyük felakette imkanları dahilinde sahada aktif görev aldıklarını belirterek o günden bu yana arama-kurtarma çalışmalarında tecrübelerini artırdıklarını ifade etti. Bandırma’da operasyonel anlamda enkazda çalışmaya yetkili 120 kişilik bir ekiplerinin bulunduğunu vurgulayan Gürsoy, “Balıkesir’de orta seviyeli arama-kurtarma yapabilecek, akredite edilmiş ilk ve tek ekip olarak görev yapıyoruz. Aynı zamanda devlet üstü fedakârlık madalyası alan ekip olmanın sorumluluğuyla, her an hazır durumdayız.” dedi. Gürsoy, ekiplerinin her an göreve hazır olduğunu ve afetlere karşı organize bir şekilde müdahale edebilmek için sürekli eğitim aldıklarını belirtirken, yerel yönetimlerin bu potansiyeli yeterince değerlendirmediğine de dikkat çekti. Gürsoy, “Bandırma’da enkazda çalışmaya yetkili, akredite edilmiş bir ekibimiz olmasına rağmen, yerel yönetimlerden beklediğimiz desteği tam anlamıyla göremiyoruz. Gerek ekipman eksiklikleri gerekse operasyonel süreçlerde koordinasyonun güçlendirilmesi noktasında daha fazla iş birliğine ihtiyaç var” diyen Gürsoy, afet anlarında hızlı ve etkin müdahale için belediyelerin bu tür profesyonel ekiplerle daha yakın çalışması gerektiğini vurguladı. Arama kurtarma çalışmalarında deneyimli bir ekip olarak hazır beklediklerini ancak bazı kritik eksikliklerin yıllardır giderilemediğini ifade eden Gürsoy, yerel yönetimlerin bu konuda daha proaktif bir yaklaşım sergilemesi gerektiğini belirtti. “Doğal afetler kaçınılmaz, önemli olan bunlara hazırlıklı olmak. Ancak bu hazırlığın sadece gönüllü ekiplerin çabalarıyla sınırlı kalmaması, yerel yönetimlerin de güçlü bir destek mekanizması oluşturması gerekiyor.” diyerek çağrıda bulundu.
Katılımcılar, konferans sonunda deprem farkındalığının artırılması adına daha fazla çalışma yapılması gerektiğini vurguladı. AK Parti Bandırma İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen etkinliğe ev sahibi Bandırma Ak Parti ilçe başkanı Göksel Karlahan, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Erçakar, Milli eğitim Müdürü Mutlu Aslan, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
HABER MERKEZİ