Moriwaki: “Bandırma ve çevresi deprem açısından riskli”

Yüksek Mimar ve Yüksek İnşaat Mühendisi Yoshinori Moriwaki, Marmara Bölgesi’nin

Yüksek Mimar ve Yüksek İnşaat Mühendisi Yoshinori Moriwaki, Marmara Bölgesi’nin depreme karşı riskli olduğu vurgulayarak, Bandırma’nın olası büyük bir deprem ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi (BANÜ) Bilim İletişim Ofisi ile Afet ve Acil Durum Topluluğu iş birliğiyle, “Türkiye ve Japonya’da Afet Önlemleri” başlıklı bir konferans düzenlendi. Üniversitenin Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlikte, Yüksek Mimar ve Yüksek İnşaat Mühendisi Yoshinori Moriwaki konuşmacı olarak yer aldı.
Afetlere karşı bilinç oluşturmayı hedefleyen programa, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Alpaslan Serel, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serap Palaz Çakır, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hatice Aydın, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.
Program, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Ardından Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Bilim İletişim Projesi için özel olarak hazırlanan tanıtım filmi izletildi.
Deprem riski yüksek iki ülke olan Türkiye ve Japonya’nın afet yönetimi anlayışlarının karşılaştırmalı olarak ele alındığı konferansta, özellikle yapı güvenliği, toplumsal bilinç ve eğitim konularına vurgu yapıldı. Moriwaki, Japonya’daki afet önlemlerinin gelişim sürecini aktarıp, Türkiye’de uygulanabilecek örnek modeller hakkında da bilgiler paylaştı.

“EN BÜYÜK FAY HATLARINDAN BİRİ TÜRKİYE’DE, BİRİ JAPONYA’DA”

Bandırma ve çevresinin deprem açısından riskli olduğunu belirten Moriwaki “Japonya’da da çok sayıda deprem oluyor ama insanlar hayatını kaybetmiyor. Bandırma ve çevresi, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın güney kolu üzerinde bulunduğu için deprem açısından riskli. Kuzey Anadolu Fay Hattı, Uzak Doğu’dan, Endonezya’dan başlayarak kuzeye doğru uzanıyor. Dünyanın en büyük fay hatlarından biri Türkiye’de, diğeri Japonya’da yer alıyor. Türkiye’de büyük depremler, 1939 Erzincan depremiyle başladı. Bu, Türkiye’nin en büyük depremiydi ve 7.9 büyüklüğündeydi. Depremler, Samsun ve Tokat’tan başlayarak doğudan batıya doğru zincirleme şekilde ilerledi; Gölcük ve Adapazarı depremlerine kadar devam etti. Yani, adeta bir domino etkisi söz konusu.”dedi.

“BANDIRMA’DA YAŞANAN BÜYÜK DEPREMİN ÜSTÜNDEN 400-500 YIL GEÇTİ”

Marmara Bölgesi’ndeki deprem periyodunun dolduğuna dikkat çeken Moriwaki, “2020 yılının Ocak ayında Elazığ’da iki kez deprem meydana geldi. 2022 yılında ise Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde Kahramanmaraş’ta hareketlenme başladı. O dönemde, Kahramanmaraş’ta büyük bir deprem olabileceğini söyledim, önlem alınması gerektiğini belirtmiştim. 2023 yılında Kahramanmaraş’ta aynı gün içinde iki büyük deprem meydana geldi. Fay hattı üzerinde Erzincan, Kahramanmaraş ve Hatay bölgelerinde risk olduğunu daha önce ifade etmiştim. Bu açıklamalarımdan iki hafta sonra Hatay’da da deprem oldu. Marmara Bölgesi’nde 7 büyüklüğünde bir deprem ortalama 100 yılda bir gerçekleşiyor. Ancak bu periyot aşıldı. Bandırma’da 1556 yılında büyük bir deprem yaşanmış. O zamandan bu yana 400-500 yıl geçmiş durumda. Bu nedenle Bandırma deprem açısından riskli bir bölgede. Ancak Hatay gibi zemini yumuşak değil. Deniz kıyısında alüvyon zemin yok. Ova ve dere yatakları fazla ama genel yapı itibariyle Bandırma daha şanslı sayılabilir.”dedi.

“DEPREME HAZIRLANMAK ŞART”

Deprem gerçeğinin kabul edilerek önlem alınması gerektiğini söyleyen Moriwaki, “Bazı uzmanlar geçtiğimiz günlerde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından fay hattındaki enerjinin tükendiğini belirtiyor. Naci Görür ve Ahmet Ercan gibi uzman isimler ise Marmara’yı bekleyen büyük bir depremin yaşanacağını belirtiyor. Bana göre 1912 yılında Çanakkale Gelibolu tarafında başlayan kırılma, Tekirdağ’a kadar uzandı. Yalova ve Çınarcık’a kadar 172 kilometrelik bir hat hâlâ aktif. Bu bölgedeki son deprem 6.2 büyüklüğünde oldu ama biz 7.2 bekliyorduk. Yani hâlâ bir enerji birikimi var. 6.2’lik depremle bu enerjinin tamamen boşaldığını söylemek doğru değil. Türkiye ve Japonya birer deprem ülkesi. Türkiye’de 6, Japonya’da ise 10 levha (tektonik plaka) bulunuyor. Türkiye’deki yapı daha karmaşık. Depremin geleceğini kabul etmek gerekiyor. Hükümetin, belediyelerin, ailelerin, bireylerin tek tek hazırlanması şart. Eğer birlikte hazırlık yapılırsa, can kayıpları yüzde 70 oranında azaltılabilir. Unutmayın, insanları deprem değil, dayanıksız binalar öldürür. Kaçak yapılar, depreme dayanıksız binalar nedeniyle Türkiye’nin ne yazık ki gerçek durumu bu.” diye konuştu.
Deprem sonrası hayatta kalmak için gerekenleri sıralayan Moriwaki, metal düdük, toz maskesi, tuz ve çikolata gibi temel malzemelerin deprem çantasında yer alması gerektiğini anlattı. Su bulunması durumunda hayatta kalma süresinin uzayabileceğini söyleyen Moriwaki, “Deprem çantası dolapta değil, çıkış kapısının yanına asılmalı” uyarısında bulundu.
Konferansın sonunda Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Serel tarafından Yoshinori Moriwaki’ye teşekkür belgesi takdim edilirken, Afet ve Acil Yardım Topluluğu Danışmanı Öğr. Gör. Fehim Göze ile Kurumsal İletişim Koordinatörü Öğr. Gör. Muhammet Yörübulut tarafından ise kitap takdim edildi.

HABER MERKEZİ