Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Jeoloji Mühendisi Aykan: “Bandırma, deprem tehlikesi altındaki kentlerden biri”

Bandırma Kent Konseyi Deprem

Bandırma Kent Konseyi Deprem Çalışma Grubu toplantısında Bandırma’nın yüksek deprem riski gündeme getirilirken, şehirde yapılması gereken önlemler ve kentsel dönüşüm çağrısı vurgulandı.

Bandırma Kent Konseyi Deprem Çalışma Grubu tarafından düzenlenen toplantıda Bandırma’nın deprem riskine dikkat çekildi. Bandırma Kent Konseyi Başkanı Dr. Murat Ergöz’ün de katılımıyla düzenlenen toplantıda Bandırma’da deprem riskine karşı yapılabilecekler masaya yatırıldı. Bandırma Kent Konseyi Deprem Çalışma Grubu Başkanı, Jeoloji Mühendisi Aysun Aykan, 12 Kasım 1999’da Düzce‘de meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki yıkıcı depremin 25’inci yıldönümünde Türkiye’nin pek çok kentinin riskli durumda olduğuna dikkat çekerek, can ve ekonomik kayıpların yaşanmaması için uyarılarda bulundu. Depremin yıkıcı etkilerine dikkat çekerek geçmişte yaşanan depremleri hatırlatan Aysun Aykan, “Bandırma Kent Konseyi Deprem Çalışma Grubu olarak, şehrimizin depreme dirençli hale gelebilmesi için Belediyemiz ile birlikte çalışmalar yürütmek istiyoruz. Depremlere karşı dirençli bir kent oluşturulması için yapılması gerekenlerin başında, deprem bilincinin oluşturulması ve gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik sosyal farkındalığı, hedef kitlemiz olan yerel yönetimlerden, sokaktaki insana kadar ulaştırmamız bizler için çok önemlidir.” dedi.
“BALIKESİR-GÖKÇEYAZI SEGMENTİ 2 BİN YILDIR KIRILMAYAN BİR PARÇADIR”
Türkiye genelinde yer alan 500 diri fayın 7’nin üzerinde depremler üretebileceğine dikkat çeken Mühendis Aykan, “Ülkemizin önemli bir bölümü deprem tehlikesi ve riski altındadır. Türkiye’de 5.5 ve üzeri büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip yaklaşık 500 diri fay bulunmaktadır. Yapılan güncel çalışmalara göre 24 kentimizin şehir merkezinden diri fay geçmektedir. Risk altındaki bu iller; Balıkesir, Bursa, Kocaeli, Bolu, Sakarya, Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Denizli, Burdur, Kütahya, Eskişehir, Konya, Aksaray, Tokat, Kayseri, Osmaniye, Hatay, Kahramanmaraş, Erzurum, Erzincan, Hakkari ve Bingöl’dür. 24 kentimiz, 110’u aşkın ilçemiz doğrudan fay hatları üzerindedir. Bu fayların kırılması durumunda ilk önce fay zonu üzerindeki yapılar zarar görecektir. Türkiye’de yaklaşık 20 yerde kırılma zamanı gelmiş olan sismik boşluk olarak tanımladığımız fay var; yani kırılma zamanı gelmiş, yeterli derecede gerilim birikmiş, her an kırılabilecek fay parçaları. Bilimsel çalışmaların, özellikle Kuzey Anadolu Fayı başı olan Bingöl ve Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi içerisinden geçen kısmı, Hakkari-Yüksekova, İzmir, Antakya, Adıyaman, Erzurum, Ağrı, Aydın, Denizli, Muğla taraflarındaki fayların sismik boşluk olarak değerlendirildiğini, yakın gelecekte deprem üretme olasılığı olan faylar sınıfında olduğunu gösteriyor. Benzer şekilde Balıkesir il merkezinden geçen 7.2 büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip Balıkesir-Gökçeyazı Segmenti 2 bin yıldır kırılmayan bir parçadır. Özellikle buraların tehlikesine dikkat çekmemiz gerekiyor. Türkiye’nin birçok yerinde deprem üretme zamanını doldurmuş ve yeterli gerilimi biriktirmiş faylar var. Yapılan çalışmalara göre, sismik boşluk olarak değerlendirilen bu faylar, yakın bir gelecekte tekrar deprem olacağını gösteriyor. Fakat depremin tam zamanını bilemiyoruz.” dedi.
“HER 50 YILDA BİR MARMARA ÇEVRESİNDE 7’DEN BÜYÜK BİR DEPREM OLUYOR”
Marmara Denizi’nden geçen fayların büyük deprem riski taşıdığına dikkat çeken Aykan, “Marmara Denizi içinden geçen Kuzey Anadolu Fayı’nın Kuzey koldaki deprem dağılımlarına bakıldığında, en son depremlerin 1509 ve 1766 yılında gerçekleştiğini, 200-250 yıllık tekrarlama periyotları olduğu düşünüldüğünde bu alanın bir sismik boşluk olarak değerlendirilmesi gerektiği görülmektedir. Burada olacak büyük bir depremden Marmara Denizi’ne kıyısı olan tüm iller ağır bir şekilde etkilenecek. Özellikle Tarihsel dönemde 1766 yılında olmuş olan deprem, Avusturya’dan, İtalya’ya kadar geniş bir coğrafyada hissedilmiş olup Tüm Marmara Bölgesinde tahribat yaratmıştır. Düşünün ki böyle bir depremin tekrarı Tüm Marmara Bölgesinde çok fazla yıkımlara neden olacaktır. Ulusal ve Uluslararası yapılmış çalışmalara göre; 1999 Depreminden sonra 30 yıl içerisinde yüzde 65 ihtimalle 7’den büyük maksimum 7.6 büyüklükte bir depremin Marmara Denizinde olacağı yönündeydi. Bu süreden 25 yıl geçti. Hiçbir zaman bu deprem 60 yıl beklemeyecek. Ülkemizde istatistiki olarak her 7 yılda bir büyük deprem oluyor. Zaten her 50 yılda bir Marmara Çevresinde 7’den büyük bir deprem gerçekleşiyor; Dolayısıyla şuan bile olsa şaşırmayız.” diye konuştu.
BANDIRMA DEPREM TEHLİKESİ İLE KARŞI KARŞIYA
Bandırma’daki deprem riskinin de yüksek olduğunu belirten Mühendis Aykan, “Bandırma’yı etkileyebilecek, deprem üretebilecek birçok diri faylar var; Bunlardan özellikle Sinekçi Fayı, Edincik Fayı şehir merkezinden geçmektedir. Bandırma’nın deprem tehlikesi yüksek… Yakın bir gelecekte 7’nin üzerinde deprem üretebilecek Marmara Denizi’nden geçen Faya ise sadece 50 km uzaklıktadır. Ülkemizde yakın geçmişte yaşadığımız 6 Şubat Kahramanmaraş depreminde toplam 11 ilimiz ağır bir şekilde etkilendi; 2020 yılında Ege Denizinde meydana gelen depremde ise, 70 km mesafede İzmir-Bayraklı ilçesinde, gevşek zemin üzerinde bulunan binalar, zemine uygun projelendirilmediği için binalar yıkıldı, can ve ekonomik kayıplar yaşandı. Ülkemizde yaşanan depremlerin çok uzak mesafelerde bile etkili olduğunu, yıkımlara sebep olduğunu gördük. Bandırma İlçemiz, yarısından fazlası, zayıf zemin özelliklerine sahip, oturma, şişme, sıvılaşma vs. gibi problemli zemin üzerinde konumlanmış bulunmaktadır. Marmara Denizi içinden geçen diri faya yakın olması ve de şehir merkezinden geçen diri fayların bulunmasından dolayı deprem tehlikesi ve riski yüksektir. Gerekli önlemlerin alınması gerekiyor.” dedi.
“BANDIRMA’DA KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞMALARINA HIZ VERİLMELİ”
Bandırma’da binaların kentsel dönşümle depreme dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini vurgulayan Aykan, “Deprem tehlikesi yüksek olan Bandırma’nın yapı stokunu depreme dirençli hale getirmemiz son derece önemli! Belediye tarafından yapı ruhsatı verilecek binaların mutlaka zemin özellikleri dikkate alınarak projelendirilmesi gerekiyor. Bandırma’da yapılan Mikrobölgeleme Etüt Raporuna göre yaklaşık yüzde 85’i önlemli alanlarda bulunmaktadır. Problemli ve zayıf zemin üzerinde yapılacak yapılarda, gerekli zemin iyileştirme yöntemlerinin yapılarak, belediyece denetimlerinin yapılması son derece önemli. Deprem riskini azaltmak için kentsel dönüşüm projelerinin daha bilinçli ve doğa kaynaklı afet riskini azaltıcı bir yaklaşımla ele alınması gerekiyor. Şehrimizde şu an kentsel dönüşüm amacına uygun değil, bina bazında yapılıyor, aslında bu mekânsal dönüşüm. Kentsel Dönüşüm, bina bazında değil de; ada bazında, mahalle bazında, yapılmalı; ulaşım, yeşil alan, sosyal alanları ile birlikte zemin özellikleri de dikkate alınarak yeni yerleşim yerleri oluşturmak gerekir. Kentsel dönüşüm çalışmalarına hız verilmesi gerekiyor, Genel olarak en riskli mahallelerden başlayarak bina bazlı değil, alan bazlı değişim, düzgün, depreme dayanıklı şehir oluşturmak gerekir. Ülkemizde son depremler ile birlikte, Türkiye’deki yapı stokunun depreme dayanıklı olup olmadığı tekrar gündeme geldi. Depreme dayanıksız konutların bir an önce depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor. Umarım bu çalışmalar kentimizde de tamamlanır.” diye konuştu.Haber Merkezi