Bandırma’da düzenlenen MAR-ÇAYIR ve MAR-PİNA projeleri 1’inci yıl sonuç toplantısında, çevresel baskılara rağmen hayatta kalmayı başaran deniz çayırları ve nesli tehlike altında olan pina türünün korunması için çalışmalar yapılacağı belirtildi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ve Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi iş birliğiyle Marmara Denizi’nde yürütülen MAR-ÇAYIR ve MAR-PİNA projeleri tamamlanarak elde edilen bulgular düzenlenen toplantıda paylaşıldı. MAR-ÇAYIR projesi sona ererken MAR-PİNA projesinin ilk çalışma yılı geride kaldı.
Projeler ile Marmara Denizi’nin ekolojik sağlığının geri kazandırılması katkı sunmayı hedefledi. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı yürütücülüğündeki projeler, 5 farklı üniversiteden 10 akademisyeni bir araya getirerek önemli çalışmalara imza attı. Marmara Denizi’nin boğazlar ve adalar dâhil olmak üzere bin 300 km kıyı şeridindeki 229 istasyonda 300’den fazla dalış yapılarak sualtı tarama ve görsel sayım metotlarıyla 530 bin kilometrekare, yani yaklaşık 82 futbol sahası büyüklüğünde bir alanın tarandığı belirtildi.
“3 BİN 360 KÖK DENİZ ÇAYIRI 60 METREKARELİK ALANA TAŞINDI”
600’den fazla dalış yapıldığını belirten Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Deniz çayırları ve pina popülasyonlarının mekansal dağılımı, yoğunluğu ve ekolojik durumlarına dair geniş kapsamlı ve coğrafi bilgi sistemi (CBS) tabanlı bir veri seti oluşturuldu. MAR-ÇAYIR projesi kapsamında Marmara Denizi’nde Cymodocea nodosa, Posidonia oceanica, Zostera marine ve Zostera noltei olmak üzere 4 farklı deniz çayırı türü tespit edildi. Her bir türün dağılım alanları, yoğunluğu ve kapladığı alan oransal olarak belirlendi. Bunun yanı sıra literatüre alan bazlı yeni keşifler sunuldu. Tarama yapılan alanda kıyı şeridinin %52’sinin deniz çayırları ile kaplı olduğu belirlendi. Cymodocea nodosa türü, toplam deniz çayırlarının %80’inden fazlasını oluşturarak Marmara Denizi’nin baskın deniz çayırı türü olarak öne çıktı. Askıdaki katı yükünün fazlalığı, ötrifikasyon ve kirlilik gibi insan kaynaklı etkilere bağlı olarak deniz çayırlarının yayılım derinliği diğer denizlerden çok daha az olduğu tespit edildi. Deniz çayırlarının fenolojik özellikleri ile epifit yoğunluğu analizleriyle maruz kaldıkları baskılar ve diğer etkiler ortaya konuldu. Bu analizler sonucunda bazı istasyonlarda deniz çayırlarının gerilediği, kök erozyonuna bağlı yıkımlar ve ölüm oranlarının arttığı gözlemlendi. Deniz ekosisteminin desteklenmesinde iyileştirici bir aksiyon olarak deniz çayırı transplantasyon çalışması yapıldı. Bu kapsamda sağlıklı deniz çayırı donör alanlarından alınan 3 bin 360 kök Cymodocea nodosa, 60 m²’lik bir alana taşınarak restorasyon çalışmaları başarıyla tamamlandı. İzleme çalışmalarına altlık teşkil etmek üzere üç adet hassas ekolojik izleme istasyonu belirlendi.” dedi.
“PİNALARDA YENİ BİREYLERİN YÜZDE 30’A ULAŞTIĞI GÖZLEMLENDİ”
MAR-PİNA projesi kapsamında bütün Marmara Denizi ve adaların kıyısal alanında yaşayan pinaların stok tespitinin yapıldığını belirten Prof. Dr. Sarı, “Marmara Denizi’nin tamamı dikkate alındığında 100 metrekare alanda bulunan ortalama pina sayısı 12 olarak hesaplanırken, 122 bireye ulaşan rekor düzeyde pina yoğunluğuna sahip alanlar belirlendi. Cebelitarık Boğazı ile Çanakkale Boğazı arasında yer alan bütün denizlerde pina popülasyonu neredeyse tamamen toplu ölüme maruz kalmışken, Marmara Denizi’nde incelenen stokların yüzde 90’nın canlı, sadece yüzde 10’nun ölü olduğu tespit edildi. Bu canlılık oranının, yok olma trendinde yer alan bir tür için sadece ülkemiz değil bütün dünya için heyecan verici bir bulgu olduğu değerlendirildi. Diğer taraftan canlı pinaların yaklaşık yüzde 30’nun bebek ve yavru pinalardan oluştuğu belirlendi Bu durum Marmara Denizi pina popülasyonunda yüksek oranda yeni birey katılımının mevcut olduğunu gösteren bir veri olarak kaydedildi. Nesli tehlike altında olan Pinna nobilis’in Güney Marmara’da yoğun olmak üzere Marmara Denizi’nin hemen hemen bütün kıyılarında yaşadığı tespit edildi. Diğer taraftan özellikle Kuzey Marmara’nın derinliklerinde yaşamını sağlıklı şekilde sürdüren başka bir pina türü olan Atrina fragilis’in geniş dağılım alanları keşfedilerek bilim dünyasıyla paylaşıldı. Marmara Denizi pina stoklarının toplu ölüme maruz kalmamasına ilişkin ilk bulgular analiz edilerek bilimsel makale haline getirildi. Toplu ölüme neden olan patojenlerin izlenmesi için dört istasyon belirlenerek izleme süreci başlatıldı. MAR-ÇAYIR ve MAR-PİNA proje bulgularını esas alan, katılımcı bir yaklaşımla hem deniz çayırı hem pina için koruma stratejisi geliştirildi. Her iki proje sonuçları, müsilaj gibi ekolojik felaketlerden zarar gören Marmara Denizi ekosisteminin bilim temelli yönetimi için güçlü bir bilimsel altlık oluşturdu. Mevcut şartlar altında her iki türün maruz kaldığı baskı ve tehditler belirlenerek gelecekte yapılacaklar, yapılmaması gerekenler ve rehabilite edileceklere ilişkin tespitler ortaya konuldu.” diye konuştu.Haber Merkezi